Justin Kemp, toplumun güvenini taşıyan bir jüri üyesi olarak yüksek profilli bir cinayet davasında görev yapmaktadır. Ancak süreç ilerledikçe, delillerin zayıflığı ve çelişkili ifadeler, masum bir insanın mahkûm olabileceği düşüncesini aklına düşürür. Geceleri vicdanının sesiyle baş başa kalırken, ailesinin geleceği ve kendi değerleri arasında sıkışır. Dışarıdan gelen baskılar ve davaya gösterilen yoğun medya ilgisi, onun üzerindeki stresi daha da artırır. Kararını adaletin ışığında vermek ister, ancak bir diğer tarafta, yanlış bir suçlunun serbest bırakılması olasılığı da onu korkutur. Jüri üyeleri arasında yaşanan tartışmalar, Justin’in ahlaki inançlarını daha da sınar.